“İşitme cihazımı taktım ama konuşmaları hâlâ anlayamıyorum… Boşuna mı taktım acaba?”
İşitme cihazları, işitme kaybı yaşayan bireylerin çevresel sesleri ve konuşmaları daha iyi algılamalarını sağlamak amacıyla tasarlanmış teknolojik araçlardır. Ancak, birçok kullanıcı işitme cihazı kullandığı halde, konuşmaları ve çevresel sesleri tam olarak anlayamadığını ifade etmektedir. Peki neden işitme cihazları, her zaman konuşmaların net bir şekilde anlaşılmasını sağlayamaz?
İşitme cihazlarında bulunan mikrofonlar ve dijital işlemciler, teknolojik gelişmelere rağmen karmaşık akustik ortamlarda (örneğin kalabalık ve gürültülü sosyal alanlarda) hedef sesi arka plan gürültüsünden ayırmakta zorlanabilir. Bu teknik sınırlamalar, cihazın genel performansını etkileyerek kullanıcıların bazı durumlarda bekledikleri işitsel deneyimi tam olarak yaşamalarını engelleyebilir (Kochkin, 2010).
İşitme sadece kulaklardan gelen sinyallerin toplanması değildir; bu sinyallerin beyinde anlamlandırılması kritik öneme sahiptir. Uzun süre işitme kaybı yaşayan bireylerde, beynin işitsel korteksi bu değişikliğe adapte olmakta zorlanabilir. İşitme cihazları takıldığında, beyin birdenbire yeni ve daha fazla ses sinyali almaya başlar ve bunları yorumlamaya alışmak zaman alır (Peelle ve Wingfield, 2016).
Bu süreçte, işitme cihazından gelen sinyaller beynin beklentileriyle tam olarak uyuşmayabilir ve bu da anlamayı güçleştirir. Özellikle yaşlı bireylerde, sinirsel plastisite azalabilir ve bu adaptasyon süreci uzayabilir (Anderson ve arkadaşları, 2013).
Konuşmayı anlamada en büyük zorluklardan biri, arka plandaki gürültüdür. İşitme cihazları, konuşma sinyalini gürültüden ayırt etmek için gelişmiş algoritmalar kullanır, ancak bu teknolojiler her durumda tam etkin değildir. Özellikle çoklu konuşmacının olduğu veya gürültülü ortamlarda (örneğin restoran, sokak veya sosyal etkinliklerde) sinyal-gürültü oranı düşer ve bu durum konuşmanın algılanmasını zorlaştırır (McCormack ve Fortnum, 2013).
İşitme kaybının tipi ve derecesi, işitme cihazının verimliliğini doğrudan etkiler. Sensörinöral işitme kaybında, koklea (iç kulak) veya işitsel sinir hasar gördüğünden, yükseltilen seslerin algılanması ve yorumlanması zorlaşabilir. Bu nedenle, cihazın profesyonel bir şekilde kişiye özel ayarlanması gereklidir. Yanlış ayarlanmış bir cihaz, sesleri bozuk ya da çok fazla yükselterek rahatsızlık verir ve anlamayı engeller (Ching ve Dillon, 2013).
İşitme kaybı, bireyde sosyal çekilme, kaygı ve stres gibi psikolojik etkiler yaratabilir. Bu durum, kişinin dikkatini ve konsantrasyonunu azaltarak işitsel bilgiyi anlamlandırmasını zorlaştırır. Ayrıca, işitme cihazı kullanmaya yeni başlayan bireylerde motivasyon eksikliği veya cihazın yarattığı rahatsızlıklar, cihaz kullanımının etkinliğini düşürebilir (Garstecki ve Erler, 1998).
İşitme cihazı takmaya başladıktan sonra bazı kullanıcılar, özellikle ilk aylarda, beklenen faydayı tam olarak hissetmeyebilir. Bu durum, hem teknolojik hem de nörolojik adaptasyon süreçlerinden kaynaklanmaktadır. Peki, işitme cihazı kullanmaya başladığında fayda göremeyen bireyler zamanla cihazdan daha fazla yarar sağlayabilir mi? İşitme kaybı uzun süre devam ettiğinde, beynin işitsel korteksi bu azalan uyarılara karşı hassasiyetini kaybedebilir. İşitme cihazı takıldığında, beynin bu yeni ve yoğun işitsel girdiye alışması zaman alabilir.
Anderson ve arkadaşlarının (2013) araştırması, yaşa bağlı işitme kaybı olan bireylerde işitsel eğitim ve cihaz kullanımıyla birlikte beyin zamanlamasında olumlu değişiklikler gözlendiğini ortaya koymuştur. Bu bulgu, beynin plastisite göstererek yeni işitsel bilgiyi daha iyi işlemeye başlayabileceğini göstermektedir. Dolayısıyla, başlangıçta cihazdan yeterince yarar görmeyen bireyler, zamanla beynin adaptasyonu sayesinde işitsel algılarını ve konuşma anlama becerilerini geliştirebilir. Sizde işitme kaybı yaşıyorsanız, Kıbrıs'ta bulunan İskele İşitme Merkezi'mizden hemen randevunuzu alın! Detaylı muayene ve ücretsiz işitme testi için bize ulaşın!